Rasilya UZUN

Anahtar Kelimeler: Kreşinler, Kreşin Tatar Türkçesi, mevsimler, mevsimsel gelenekler, terminoloji

Bireyin hayatında olduğu gibi toplumların hayatlarında da zaman ve zaman ile ilgili kavramların özel ve önemli bir yeri vardır. Tarihî süreçte bilgi birikimini sürekli artırarak yeni şartlara daha iyi uyum sağlama çabası içinde olan insan, içinde yaşadığı gezegende edindiği bilgi ve birikim sayesinde zamanı kendince taksim edip adlandırma yoluna gitmiştir. Çünkü zaman, özellikle mevsimsel değişim ve bu değişimlerle ilgili farklılıklar, insan hayatına doğrudan etki edegelen unsurlar olmuşlardır.

Arkaik dönemlerden günümüze dek süregelen bilgi ve tecrübe edinme sürecinde, özellikle insan hayatına doğrudan etkisi olan zamanı tespit ve adlandırma hususunda, insanoğlu için Güneş ve Ay özel bir yer ve öneme sahip olmuştur. Öyle ki bu iki kozmik cisim farklı medeniyetlerce geliştirilen iki farklı takvim için esas teşkil etmiştir. Güneş ve Ay eksenli takvimlerin her ikisi de benzer bir biçimde mevsimler ve aylara bölünmüştür. Bu durum hem amelî fayda hem de doğaya hükmetme amaçlıdır. Çünkü mevsimler, sahip oldukları özellikler dolayısıyla özellikle eski devirlerde, bilim ve teknolojinin gelişmemiş olduğu vakitlerde, insan hayatı üzerinde olağanüstü bir etkiye sahip olmuştur. Bu durum, mevsimler ile ilgili pek çok kabul ve inanışı da beraberinde getirmiştir. “Mevsimler ile ilgili bayram ve kutlamalar insanlık tarihi, onun ölümsüzlüğü, hayatın devamı gibi hususları anlatan idealardan beslenir. Onlar bir anlamda baht, güvenlik kaynağı, uzun ömür, bol ürün ve evcil hayvanların çoğalmasını temin unsuru gibi de sayılır” (Şarafutdinov ve Sadıykova, 2012, s. 74). Bu bakış açısı zaman mefhumu ile kayıtlı olan insan için zamanı anlama ve anlamlandırma çabası dolayısıyla anlaşılabilirdir.

Zamanı anlamak ve anlamlandırmak tüm dünya halkları için özel öneme sahip olmuştur. Köktürk Yazıtları’ndan biri olan Kül Tigin Yazıtı’nın kuzey yüzü onuncu satırında yer alan “öd t(ä)ŋri : (a)ys(a)r : kişi oglı : kop : ölg(ä)li : törüm(i)ş :” (Thomsen, 2011, s. 158; Orkun, 2011, s. 50-52; Şirin, 2016, s. 627; Tekin, 2014, s. 38) (Zamanı Tanrı takdir eder/yaşar, kişi oğlu ölmek için türetilmiş/yaratılmış.) cümlesinde zaman kavramı ve onun karşısında insanın durumu ifade edilir ve zamanın tanrısal boyutu ile ilişki kurulur. Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın ölümlü olduğunu bilen insanoğlu yine de zamanı kendine göre dilimlemiş, noktalamış ve saat, gün, hafta, ay, mevsim, yıl şeklinde adlandırmıştır (Veren, 2019, s. 31). Bu anlayış, diğer milletler gibi Türkler için de geçerli olagelmiştir.

Yılın fasılları olan mevsimler, Türkler için tarih boyunca hep özel bir önem taşımıştır. Bu durum, Türk dünyasının az bilinen ama son derece önemli olan topluluklarından Kreşin Tatarları (Kreşinler ya da Hristiyan Tatarlar) için de geçerlidir. Kreşinler, İdil-Ural Bölgesi’nde yaşayan, Tatar Türkçesi konuşan Ortodoks Hristiyan bir topluluktur. Kreşinler yüzyıllar boyunca Tatar halkının genelinden izole ve kapalı bir biçimde yaşamışlardır. Vaktiyle Rus dilini iyi bilmedikleri için Ruslar ile de sıkı münasebetleri olmamıştır. Farklı bölgelerde yaşayan Kreşinlerin kültür ve dilleri arasında da farklılıklar meydana gelmiştir (Əḫǝtov, 1984, s. 92). Tüm bunlar, demografik olarak küçük bir topluluk olan ve farklı coğrafi bölgelerde yaşayan Kreşinler için kaçınılmaz sonuçlar gibidir.

Kěrǝşěn Tatarları (Kreşin Tatarları/Hristiyan Tatarlar)

1437 yılında kurulan Kazan Hanlığı, 1552 yılında Ruslar tarafından yıkılmış ve Tatarlar üzerinde iki yüz yıl boyunca devam eden çok büyük siyasi ve iktisadi baskılar uygulanmıştır. Zaman zaman Ruslara karşı isyan eden Tatarlar, Ruslaştırma ve Hristiyanlaştırma tehdidine maruz kalmışlardır (Buran, 2015, s. 285). 1555 yılı yazında Kazan’a Başpiskopos Gürü’nün gelişiyle zorunlu Hristiyanlaştırma faaliyetleri başlamış ve bu faaliyetler 1576 yılına dek sürmüştür. Kitle hâlinde Müslüman ve animistlerin din değiştirmeleri sağlanmış ve bu ilk teşebbüs Starokresheniye (Eski Kreşinler) denilen en eski Hristiyan Tatar grubunun ortaya çıkmasına yol açmıştır (Rorlich, 1984, s. 4). Tarihî süreç içinde kimi zaman azalan ya da şekil değiştiren din ve dil eksenli bu baskılar hiçbir zaman, günümüz Rusya Federasyonu’nda bile bitmiş değildir.

Kazan Hanlığı’nın işgali sonrasında 16-17. yüzyıllarda ve 18. yüzyılın ilk yarısında iki ayrı grup hâlinde vaftiz edilerek Hristiyanlığa dâhil edilen Tatar Türklerine Kěrǝşěn veya Krıyaşen adı verilir. Bunlar etnografik bakımdan ve dil özellikleri bakımından Molkeyev, Çistopol, Batı-Kam, Yelabuga, Mengel, Bakalin ve Nogaybek[1] şeklinde yedi gruba ayrılırlar (Özkan, 2002, s. 210). Nevzat Özkan tarafından Kreşinlerin yedi farklı gruba ayrıldığı belirtilirken L. A. Muḫamadeyeva ise dil ve geleneksel kültür özelliklerine göre etnograflar tarafından Kreşinler ile ilgili Kazan-Tatar, Yelabuga, Molkeyev, Çistopol ve Nagaybak şeklinde beş farklı etnografik grup tespit edildiğini belirtir (Muḫamadeyeva, 2016, s. 102).

Kreşinler; Tataristan’ın Kazan çevresindeki rayonlar[2] , Tüben Kama civarı, Apas rayonu; Başkurdistan’ın Baqalı rayonu; Tataristan ve Başkurdistan’ın yanı sıra Çuvaşistan, Udmurt ve Mari-El gibi komşu özerk cumhuriyetler ile Kirov, Samara, Orenburg, Çilǝbě (Naġaybǝk diye bilinen Kreşinlerin yaşadığı bölge) gibi oblastlarda[3] yaşamaktadırlar (Bayazitova, 2008, s. 87; Sharafullina, 2017, s. 76).

Kěrǝşěn/Krǝşěn (Kreşin) kelimesi, Hristiyanlık dinini kabul eden Tatar kişisi (Ḫǝkimcanov, 2013, s. 178) şeklinde açıklanır. Tolkovıy Slovar’ Russkogo Yazıka (Rus Dilinin Açıklamalı Sözlüğü) adlı sözlükte yer alan kreşçyonıy (Rusça крещёный → kreşçyonıy) maddesinde sadece, Hristiyanlık dinini kabul eden kişi (Ojegov ve Şvedova, 2005, s. 306) olarak tanımlanan bu terimin Tatarlar ile ilgisinden bahsedilmez. Sovremennıy Anglo-Russkiy Russko-Angliyskiy Slovar’ (Çağdaş İngilizce-Rusça Rusça-İngilizce Sözlük) adlı eserdeki kreşçyenıy (Rusça крещёный) maddesi ise 1.christened, baptized (vaftiz edilmiş); 2.Epiphany (Epifani) (Sirotina, 2005, s. 938) biçiminde açıklanır ama burada da Tatarlar ile ilgili hiçbir bilgiye yer verilmez. Aynı şekilde Polnıy Anglo-Russkiy Russko-Angliyskiy Slovar’ – Complete English-Russian Russian-English Dictionary adlı sözlükte de kreşçyenıy (Rusça крещёный) maddesi ile ilgili olarak vaftiz edilmiş, Hristiyanlaştırılmış (Myuller, 2013, s. 1070) ifadelerine yer verilir. Tatar Tĕlĕnĕŋ Aŋlatmalı Süzlĕgĕ adlı eserde ise Kreşin kelimesi daha geniş bir açıdan ele alınır ve Hristiyanlık dinini kabul etmiş olan Tatar (Abdullin vd., 1979, s. 86) biçiminde açıklanır. Konunun öznesi olan Kreşinler ise kendilerini Kĕrǝşĕn olarak adlandırıp günlük konuşma dilinde ve bilimsel çalışmalarda Kĕrǝşĕn Tatarları ibaresini de kullanırlar (Al’meyeva, 2007, s. 5).

Etnik kimlik ve inanç yönünden farklı bir arka plana sahip olan Kreşinler Slav olmadıkları için Ruslar, Müslüman olmadıkları için de Tatarlar ile mesafeli bir tarzda yaşamayı tercih etmişlerdir. SSCB sonrası dönemde ise Rus Ortodoks kilisesi, Kreşinler ile yakınlaşma çabası içine girmiştir (Arık, 2006, s. 69). Bu yaklaşım SSCB sonrası dine dönüş ve azınlıkları önce Hristiyanlaştırma sonra Ruslaştırma politikası ile doğrudan ilgilidir (Karimova, 2017, s. 23). Kreşinler ise Ortodoks Hristiyan dinine mensup, Tatarca konuşan bir topluluk olarak varlık ve millî kimliklerini devam ettirme çabası içindedirler.

Kreşinler, etnik yönden tek tip bir topluluk değildir. Tatarların Hristiyanlaştırılma devrinde onların çevresinde yaşayan ve Tatar kültürünün etkisinde kalıp Tatarlaşmaya başlayan Udmurt, Mari, Çuvaş vd. halklar da Hristiyanlaştırılmış ve yollarına Kreşin olarak yine Tatarlar ile birlikte devam etmişlerdir (Bayazitova, 2008, s. 87). Bu sav, tarihî gerçeklere dayanıyor olsa da Kreşinlerin etnik kökeniyle ilgili husus günümüzde de tam olarak çözüme kavuşturulabilmiş değildir. Tatar araştırmacıları Kreşinlerin Kazan Hanlığı işgal edildikten sonra 4. İvan tarafından 16. yüzyılda zorla vaftiz ettirilen Tatarlar olduğu fikrini ileri sürmekte fakat bu fikir bazı Kreşinler ve etnologlar tarafından reddedilmektedir. Bu karşı savı destekleyenler Kreşin Tatarcasında Arapça ve Farsçadan gelen kelimelerin azlığı ile Kreşinlerin günlük hayatlarında paganizmle ilgili unsurların varlığını hâlâ etkin bir biçimde devam ettiriyor olmasının Kreşinlerin vaftiz edilip Hristiyanlığa geçirilmeden önce de İslam dininde olmadıklarını gösterdiğini ileri sürmektedir. Kreşinlerin kültüründe İslam dininin etkisine dair hiçbir izin olmaması da bu fikri destekleyen ek bir unsurdur. Bu bilgiler ışığında Kreşinlerin farklı bir etnisite olarak daha Bulgar devrinde oluştukları söylenebilir (Sokolovskiy, 2009, s. 12). Ancak bu görüş de subjektif mahiyete sahip Rus bakış açısı ve yaklaşımıyla doğrudan ilgilidir.

Kreşin Tatarları, her halk için geçerli olacak tarzda, dinden bağımsız bir biçimde Tatarca konuşan bir halktır ve ana dillerinin Tatar Türkçesi olması Kreşinlerin Tatar kökenli bir halk olduklarının en açık kanıtı niteliğindedir. Kazan Hanlığı’nın 1552 yılında Ruslar tarafından işgal edilmesinden sonra bu bölgede dominant halk konumuna gelen Ruslara ve Kazan Hanlığı’nın işgalinden sonra Hristiyanlaştırılan Tatarlar olduğu bilinen Kreşinlerin Provoslav (Ortodoks Hristiyan) dinine geçirilmiş olmalarına rağmen hâlâ Tatar Türkçesi konuşuyor olmaları da Kreşin etnisitesinin ana omurgasını Tatarların teşkil ettiğini açık bir biçimde göstermektedir.

Kreşinlerin kökenleri hakkında farklı bilgiler ileri sürüldüğü gibi onların demografik durumu ve gruplara bölünme meselesi de sorunludur. Hristiyanlaşmış Tatarların sayımı, genellikle sadece misyonerlerin ya kendileri için ya da hükümetten Hristiyanlaştırma faaliyeti dolayısıyla daha fazla para yardımı alabilmek için yapıldığından Kreşinlerin nüfus bilgileri genellikle doğru bir şekilde kayda geçirilmemiş veya abartılmıştır. Tarihî süreç içinde Kreşinlerin nüfusuyla ilgili olarak yüz bin ile iki milyon arasında rakamlar ifade edilmiştir. Bu durum Kreşinlerin toplam nüfusuyla ilgili kesin istatistiki verilere sahip olunmamasıyla ilgilidir (Yusipova, 2003, s. 86). Günümüzde ise Rusya Federasyonu içindeki Kreşinlerin nüfusunun yaklaşık olarak 34.300 kişiden ibaret (https://www.pravenc.ru) olduğu şeklinde resmî bilgiler vardır.

1920’li yıllarda Kreşinler farklı bir etnik grup olarak kabul edilmeye başlandıktan sonra Tataristan’da Kreşin Tatarcası ile gazete ve dergiler yayımlanmaya başlanmış, Kreşin tiyatrosu da çalışmalarına devam etmiştir. Köy okulları için Kreşin Öğretmen Okulları tarafından öğretmenler yetiştirilmiş, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’nin milletler ile ilgili Halk Komiserliği bünyesinde de bir Kreşin bölümü kurulmuştur. Ayrıca Tataristan Cumhuriyeti Parti Komitesinde de Kreşin bölümü oluşturulmuş ve Kreşinler müstakil bir grup olarak kongrelere çağrılmıştır (Yefimov, 2013, s. 100). Tüm bunlar geleneksel emperyalist Rus bakış açısı ve yeni etniler yaratmak suretiyle azınlıkları daha küçük gruplara ayırma siyasetinin sistematik uygulama örnekleridir.

Kreşinleri Ruslara daha çok yaklaştırmak için kutsal yazmaları tercüme etme çalışmaları daha 19. yüzyılın ortalarında N. İ. İlminskiy başkanlığındaki Kreşin Tercüme Kurulu tarafından başlatılmıştır. Meşhur bir şarkiyatçı ve Kazan Ruhani Semineri Başkanı olan N. İ. İlminskiy, kutsal yazmaları İdil Boyu ve Sibir Bölgesi halklarının dillerine tercüme eden komisyonun başkanlığını yapıp metinlerin bu dillere tercüme edilmesini sağlamıştır. Kreşin Tatarcasına tercüme edilen ilk Rusça eserler Bıtiye (Varlık) (1863), Premudrosti İsusa Sına Siraḫova (Sirak Oğlu İsa’nın Bilgeliği) (1864) ve Svyatoye Blagovestvovaniye ot Matfeya (Kutsal Matta İncili) (1865) adlı çalışmalardır (Mullina, 2015, s. 6).

Tataristan’da yaşayan Kreşinler, ülkenin muhtelif bölgelerine dağılmış vaziyettedir. 20. yüzyılın başına kadar şehirlerden uzakta, köy ve kasabalarda kapalı bir hayat süren Kreşin cemaati oldukça geç oluşmuş, Kreşinler Provoslav (Ortodoks Rus) dininin etkisinde kalarak kendilerine göre bir daire teşkil etmiş ve bu sebeple toplumun geneliyle aralarında bir mesafe oluşmuştur (İsḫakov ve Nikolayev, 2014, s. 3). Tarih, etnik kimlik ve kültürel değerlerine yönelik ilginin arttığı Kreşinler geçmişleri ve kökenleriyle ilgili bilgileri hâlâ kendileri tarafından yaratılmış olan mit ve efsanelerden yola çıkarak öğrenmekte, kimliklerini bu şekilde tanımaktadırlar. Hiç şüphesiz bir milletin kendi tarihini bilmesi ataları tarafından kurulan yurdunun temellerini güçlendirmeye yardımcı olur. Kreşinler, tarihleriyle oldukça ilgili bir halktır. Bu sebeple tarihlerini daha iyi öğrenmek ve bilmek için çabalamaktadırlar. Kreşinlerin bir kısmı dinî değerlerini Bulgar, Altın Orda, Rusya dönemi medeniyetleriyle ilişkilendirip etnik olarak kendilerini Türk dünyasının doğal bir üyesi olarak kabul etmektedir. Dinî tarihlerini Balkanlar tarafına giderek Bizans Hristiyanlığı ile tanışan ve onların bir üyesi olarak Orta İdil’e göçüp yerleşen eski Türk Bulgar atalarıyla başlatan Kreşinler, Rus Ortodoks kilisesini ise ruhi-dinî gıda verici esas kaynak saymaktadırlar (Makarov, 2014, s. 28-29). Tatar halkının ana gövdesinden farklı bir sentez oluşturan Kreşinlerin bu durumu Çuvaşlar gibi Kreşinlerin de Türk dilli Ortodoks Hrsitiyan bir halk olmasıyla ilgilidir.

Türki Hristiyanlığın zincirinin halkaları çok çeşitlidir. Bu Hristiyanlıkta tarihin muhtelif devirlerinin yansımaları görülür: Merkezî Asya’daki Nasturiler, Tuna Bulgarlarının Kubrat Han’ı, Bulgar şehrinde Hristiyanlık için azap gören Aziz Avramiy, Altın Orda Hristiyanları, güçlü padişah 4. İvan, yakın tarihteki Bǝçli Ətĕy (Vasiliy Timofeyev) ve diğerlerinin gayretleri bu zincirin halkalarının bir kopup bir birleşerek günümüze kadar geldiğini göstermektedir. Millî kültürlerinde Hristiyanlık ile etnik ve paganist değerleri harmanlamış olan Kreşinler tüm bu zenginliklerin vârisleri (Makarov, 2014, s. 28-29) olarak günümüzde de İdil-Ural Bölgesi’nde varlıklarını devam ettirmektedirler.

Etnik kökenleriyle ilgili farklı görüşler ileri sürülen Kreşin Tatarlarının tarih boyunca hiçbir zaman Hristiyanlık eksenli müstakil bir devletleri olmamıştır. Kreşinler, geçmişte olduğu gibi günümüzde de Müslüman Tatarlar ve Ortodoks Hristiyan Ruslar ile birlikte Rusya Federasyonu içinde yer alan Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nde yaşamaya devam etmektedirler (Karimova, 2017, s. 27). Tataristan, geçmişte olduğu gibi günümüzde de, Müslüman Tatarlar ile Kreşinlerin müşterek öz yurdudur. Farklı dinî kimlikler söz konusu olsa bile ortak dil, tarih, kültür ve kader birliği bu iki Tatar kitlesine müşterek hayatlarını medenî bir ulus olarak birlikte sürdürme imkânı vermektedir.

Kreşin Tatar Türkçesi

Kreşinlerin dil özelliklerine bakıldığı zaman günlük hayatta kendi bölgelerine has diyalektlerde konuştukları görülür. Umum millî malumat sahasında ise Kreşin Tatarları tarafından Tatar edebî dili kullanılır. Rusya Federasyonu genelinde Rus dili resmî devlet ve eğitim dili olarak yer aldığı için Kreşin gençleri arasında da yaygınlaşmıştır. Dinî hayatta ise 19. yüzyılın ortasında Ortodoks Hristiyan misyonerleri ve dil bilginleri tarafından hazırlanmış olan Kreşinlerin kilise yazı dili kullanılmaktadır (Makarov, 2014, s. 28-29). Günlük hayatta ölçünlü Tatarcayı kullanan Kreşinlerin bu alfabe ile birlikte kilise yazı dilini kullanmaya çalışmaları kendi dinî kimliklerini koruma çabalarıyla doğrudan ilgili ve anlaşılabilir bir husustur.

N. İ. İlminskiy ve V. T. Timofeyev tarafından 1862 yılında hazırlanan Alfabe Kitabı/İlk Okuma Yazma Kitabı (Rusça Буквaрь → Bukvar’) meselesinin ele alındığı bir kitapçık hazırlanmış ve bu kitapçık bilahare Kreşin okullarında ders materyali olarak kullanılmıştır (İsḫakov, 2014, s. 182).

Kreşin Tatarları ile ilgili Kiril eksenli bu alfabe ve ilk okuma yazma eseri, Rusların Tatarlar ve Tatarcaya dönük ilk Kiril alfabesi denemelerinden biridir. Rusya’da yaşayan Türk halkları için Kiril alfabesi[4] geliştirme planlarını sürekli gündemde tutan ve bu doğrultuda uzun vadeli planlar yapan Rus yönetimi ve yönetimin planlarını hayata geçirme çabasındaki misyoner bilim insanları bu düşünceyi o dönemde tam anlamı ile gerçekleştirememiştir.

1922 yılında Kreşinlerin Tatarlarla kültürel birleşmesi gündeme getirilip kısa sürede öğretmenler ile memurlar arasında Tatar alfabesi yaygınlaştırılmıştır. Ancak Kreşinlerin çoğu, Tatar alfabesinin karmaşıklığı, teknik açıdan geri kalmış olması ve dinî kökeni nedeniyle bu alfabeyi benimsemeyip bunun yerine İlminskiy’in Kiril tabanlı alfabesini kullanmaya devam etmişlerdir (Muḫamadeyeva, 2017, s. 451).

Tatarların Kiril alfabesine geçişi konusunda istenen sonuçlar tam olarak alınamamış ve hayata geçirilememiş olsa bile Çarlık döneminde temelleri atılan Tatarları Kiril alfabesine geçirme düşüncesi yavaş yavaş geliştirilmiş, SSCB döneminde ise Tatarlar Rus yönetimi tarafından 1926 Bakü Türkiyat Kongresi’nin hemen ardından 1927 yılında, Kiril alfabesine geçişin ön hazırlığı şeklinde planlanan amaca uygun olarak, Latin alfabesine geçirilmişlerdir.

1926’da Tatarca için Latin alfabesini savunan “Yaŋalif” topluluğu kurulmuş ve 1927’den itibaren Latin alfabesine dayalı bu yeni alfabe resmî olarak kabul edilmiştir (Muḫamadeyeva, 2017, s. 451). Ancak ideale yakın olan bu alfabe çok kısa ömürlü olmuştur.

Rus yönetiminin nihai hedefi olan Tatarları Kiril alfabesine geçirme planında bir durak olan Latin alfabesindeki on iki yıllık sürecin ardından esas amaca uygun bir biçimde ve hiçbir bilimsel çalışmaya dayanmaksızın, tamamen siyasî ve ideolojik bir kararla, Tatarların tamamı 1939 yılında Kiril alfabesine geçmek zorunda bırakılmıştır.

Tatar Türkçesinin yazımı açısından çok ciddi sorunları bünyesinde barındıran bu Kiril alfabesi hâlihazırda resmî Tatar alfabesi olarak kullanılmaktadır. Tataristan müstakil bir devlet olmadığı için Türk dünyasının geneline yönelik Ortak Türk Alfabesi ile ilgili çalışmalara aktif bir biçimde katılma imkânına sahip değildir.

Resim 4. Bukvar’ Dlya Kryaşen[5] (Rusça Букварь Для Кряшен) (Kreşinler İçin Alfabe/ İlk Okuma ve Yazma Kitabı) Adlı Eserin Kapak Fotoğrafı ve Transkripsiyonu

Tatar Türkçesi Orta (Kazan), Batı (Mişer) ve Doğu (Sibir) şeklinde üç ağız bölgesinden oluşur. Ayrı bir diyalektleri olmayan Kreşinlerin ağızları Orta (Kazan) ve Batı (Mişer) diyalektleri içinde yer alır (Alkaya ve Kirillova, 2018, s. 25). Günümüzde Kreşinler ile Müslüman Tatarlar arasında dil ve alfabe birliği vardır. Geçmişte Rus yönetimi ve misyoner bilim insanlarınca Kreşinler için farklı bir alfabe geliştirilmeye çalışılmıştır. Günümüzde de Kreşinlerin dinî içerikli eserleri 19. yüzyıl ortalarında Ortodoks Hristiyan misyonerleri ve dil bilginleri tarafından oluşturulan bu alfabenin daha geliş(tiril)miş bir versiyonu ile basılmaktadır.

Kreşin Tatar Türkçesinde Mevsimsel Geleneklerle İlgili Terminoloji. Kreşin Tatar Türkçesi içinde yer alan bu geleneklerle ilgili kelime kadrosu çok zengin olmasa da dikkate değerdir. Bu çalışmada Kreşin Tatar Türkçesinde yer alan mevsimsel gelenek ve ritüellerle ilgili kelime kadrosu tespit edilecek, metin boyunca hâlihazırda Tatarlar tarafından kullanılmakta olan resmî Kiril alfabesi esas alınmak suretiyle ilgili kelimelerin transkripsiyonlu şekilleri kullanılacaktır. Mevsimsel gelenekler miladi takvim yılı içindeki sıralamaya uygun şekilde ele alınıp incelenmeye çalışılacak, dört mevsim şeklinde bir tasnif yapılmayacaktır.

Narduġan (Nardugan). Narduġan, yeni yılı karşılama ritüelidir. Genellikle aralık ayının son günleri ile ocak ayının başlarında; geleceğe ümitle bakma yani ekinlerden bol ürün alma niyeti ile icra edilir. Narduġan kutlamaları herkesin katılımına açıktır.

“Narduġan kutlamaları Orta İdil Boyunda yaşayan Çuvaş, Mordva, Udmurt ve Mari gibi Tatar olmayan halklarda da görülür” (Aḫmet’yanov, 1981, s. 61). Tatarların geleneksel bayram ve ritüelleriyle İdil Bölgesi’nde yaşayan Başkurt, Çuvaş, Mari, Udmurt ve Doğu Slavlarının bayram ve ritüellerinin pek çok ortak noktası vardır (Bayazitova, 2019, s. 19). Bu durum yüzyıllardır birlikte yaşamanın ve kültürel alışverişin doğal bir sonucudur.

Narduġan gününde delikanlılar farklı kıyafetler giyinip tanınmamaya özen göstererek evden eve dolaşıp oyunlar oynayarak ve şakalaşarak yürürler. Genç kızlar ise gelecekleri hakkında bilgi edinmek için fal açarlar.

Kreşinlerde yeni yıl bayramı olarak kabul edilen Narduġan eski takvime göre 25 Aralık-5 Ocak, yeni takvime göre ise 7-18 Ocak günleri arasını kapsar. Buradan hareketle Narduġan’ın Hristiyanlıktaki Raştuva (Rusça Рождество → Rojdestvo) ile Haç Çıkarma Bayramı (Rusça Крещение → Kreşçeniye) arasında kutlandığını ve Slavların on iki güne kadar uzanan Azizler Bayramı (Rusça Святки → Svyatki) ile aynı olduğunu söylemek mümkündür (Alkaya ve Kirillova, 2018, s. 84; Bayazitova vd., 2009, s. 493). Kreşin Tatarlarının da Ruslar gibi Ortodoks Hristiyan olmaları bu kültürel ortaklığın doğal kaynağıdır.

Narduġan kelimesinin kökeni tartışmalıdır. R.Ġ. Əḫmǝt’yanov, bu sözün Moğolca nar (güneş) ad kökü ile Tatarca tuw- (doğ-) fiilinden mürekkep olduğu ve güneş doğmuş anlamına geldiği biçimindeki görüşü kabul etmeyip kelimenin kökeninin Farsça nard u fal (nerd/tavla oyunu usulüyle fal bakmak) ile ilgili olduğunu belirtir (Əḫmǝt’yanov, 2015, s. 60-61). Ancak kelimenin köken itibariyle Farsça ile ilgisi de açık ve kesin değildir.

Narduġan Çabuw. Kazan Tatar Türkçesinde çap- fiili dörtnala koşmak, çok hızlı gitmek; koşarak yarışmak; takip etmek; bir kadını takip etmek (Öner, 2015, s. 91) gibi anlamlara gelir. Narduġan günü icra edilen ritüellerden biri olan Narduġan çabuw, Narduġan kutlamalarında yer alan kişiler tarafından oynanan muhtelif oyunlara katılmayı, birlikte ev ev dolaşıp eğlenmeyi, kimi zaman da bu eğlenceler esnasında fal açıp geleceğe dair bilgiler edinmeye çalışmayı ifade eder.

Kreşin Tatar Türkçesinde Narduġan sözü bir bayramı ifade eden genel anlamlı bir terim iken Narduġan Çabuw ise bu önemli Kreşin bayramının halk tarafından kutlanılması esnasında icra edilen ritüellerden sadece birini anlatmak için kullanılır.

Babayçı Baġıtı. Kazan Tatar Türkçesinde babay sözü dede, ata; dedenin büyük erkek kardeşi; kayınpederin babası; yaşlı muhterem kimseler; ailede anne ve babadan yaşça büyük herhangi bir erkek (Öner, 2015, s. 43) gibi anlamlara; fonetik değişikliklere uğrayan ve artık diyalektolojik bir mahiyet kazanan Arapça kökenli bağıt sözü ise vakit; baht (Bayazitova ve ark., 2009, s. 94) anlamlarına gelir. Babayçı Baġıtı tamlaması ise tamlamayı oluşturan iki kelimenin sözlük anlamlarının dışına taşıp yeni anlamlar kazanmıştır. Babayçı Baġıtı, Kazan Ardı Kreşinlerinde Narduġan geceleri eğlence, komedi ve çevredekileri korkutma amacıyla insanların başkaları tarafından tanınmayacak biçimde giyinip bu şekilde dolaşmalarını ifade eder (Bayazitova, 1995, s. 60). Tanınmayacak bir biçimde giyinip bu şekilde dolaşmak ifadesi Kreşin Tatar Türkçesinde cǝşěrüw (sakla-), ayu çikmǝně (ayı postu) şeklinde de adlandırılır (Bayazitova, 1986, s. 174).

Babayçı Baġıtı ritüelinin kökeni çok eski devirlere kadar gider. Bu ritüel de Narduġan Çabuw ritüeli ile benzer bir biçimde Narduġan kutlamaları esnasında icra edilir. Çağdaş ve kentli Kreşin Tatarları arasında bu ritüeller yok olmaya yüz tutmuştur. Ancak Kreşin köylerinde bu tür uygulamalar zayıf bir biçimde olsa bile yaşa(tıl)maktadır.

Raştuva (Noel Bayramı). Ortodoks Hristiyan Rusların dilinde yer alan Rojdestvo[6] (Rusça Рождество) sözü Kreşin Tatar Türkçesine geçerken fonetik değişikliklere uğramış ve Raştuva şeklini almıştır. Rojdestvo (Rusça Рождество), Hristiyanlar tarafından aralık ayının sonunda kutlanan dinî bayram (Abdullin ve ark., 1979, s. 581) olarak kabul edilir.

Raştuva, Kreşinler tarafından kış mevsiminde icra edilen ritüellerden biridir. Bu söz, Tataristan’ın Apas rayonunda yaşayan Kreşinler tarafından Raştaw şeklinde söylenir (Bayazitova, 1995, s. 64). Ayrıca Raştuwa ve Raştıwa şeklindeki fonetik varyantları da vardır. Kreşin Tatar Türkçesine Rusçadan geçen Raştuva sözü Türkiye Türkçesindeki Noel Bayramı ile aynı anlamı taşımaktadır.

Kreşinlerin hayatına Ortodoks Hristiyan Ruslar vasıtasıyla geçmiş olan Raştuva ile ilgili özel günde genç kızlar geleceklerine dair fikir edinmek, nasıl bir kişi ile evleneceklerini, nereye gelin gideceklerini bilmek amacıyla türlü türlü fal bakma yollarına müracaat ederler. Kreşin Tatarlarında, yetmiş yıllık SSCB tecrübesinin de etkisiyle, bu tür fal bakma vb. uygulamalar yavaş yavaş silinmeye yüz tutmuştur. Bu uygulamalar günümüzde Kreşin Tatarlarının hayatında folklorik zenginlikler şeklindeki eğlencelik unsurlar olarak varlıklarını devam ettirmektedir.

May Çabuw/Kǝtǝçǝ/Kataysa Çabuw. May çabuw, kǝtǝçǝ[6] , kataysa çabuw şeklindeki adlandırma ve terimler Kreşin Tatarlarına Rusların Maslenitsa[7] Bayramı’nın etkisiyle geçmiştir (Bayazitova, 1995, s. 73-76). Bu terimlerin hepsinde Kreşin Tatarlarının kışı uğurlama ile ilgili sevinçleri ifade edilir.

Ruslara has olan Maslenitsa Bayramı bir hafta boyunca kutlanır ve yedi günlük bu kutlamalar boyunca türlü oyunlar oynanır, eğlenceler düzenlenir. Maslenitsa Bayramı’nın kutlanma vakti Büyük Oruç’a bir hafta kala olup 3 Şubat (eski takvime göre 21 Ocak) ile 14 Mart (eski takvime göre 1 Mart) tarihleri arasına denk gelir. Yani Maslenitsa, Paskalya’dan elli altı gün önce kutlanan bir bayramdır. Soğuklar etkisini yitirip günler ısınmaya başladığı zaman kutlanan ve Ruslar tarafından çok sevilen bayramlardan biri olan Maslenitsa’nın kökleri çok eski devirlere kadar gider. Bu bayram Rusların Hristiyanlık öncesindeki en önemli Slavyan bayramıdır. Kışı uğurlayıp ilkbahara girildiğini, ilkbahardaki kır işlerine başlandığını ifade eder. Maslenitsa, Rus Ortodoks kilisesi tarafından dinî bayram olarak kabul edilmiştir (Bondarenko, 1993, s. 82-83). Bu yönüyle Maslenitsa, kültürel devamlılık bağlamında paganist Rus kültürüne ait unsurların Ortodoks Hristiyan Rus kültürüne eklemlenip onun içinde varlığını devam ettirdiğini gösteren özgün örneklerden birini teşkil eder.

Kreşinlerin May Çabuw/Kǝtǝçǝ Bǝyrǝmě/Kataysa Çabuw vaktinde genç kızlar atlı delikanlılar tarafından sokaklarda gezdirilir. Bu bayram gençlerin birbirlerini görme, birbirlerini seven genç kızlar ile delikanlıların ise buluşma ve görüşme imkânı bulmalarına zemin hazırlar.

Mevsimsel geleneklerle ilgili olan bu bayram tarihî süreç içinde dolaylı bir biçimde gençlerin sosyalleşmelerine işlevsel bir biçimde katkıda bulunmuştur. Günümüzde Rusya Federasyonu ve Tataristan’da şehir hayatında eski devirlerdeki fonksiyonları ile birlikte atların varlığından söz etmek mümkün değildir. Atların yerini modern ulaşım vasıtaları almıştır. Ancak günümüz Kreşin köylerinde hem atlar hem de bu uygulama, eskiye nazaran zayıf bir biçimde olsa bile, varlığını devam ettirmektedir.

May Köyyě/May Küwwě. May Köyyě[8] ya da May Küwwě, May Çabuw Bayramı’nda söylenen şarkı anlamına gelir. May atnası (yağ haftası), Ortodoks Hristiyan Rusların kış mevsimini uğurlama bayramı olan Maslenitsa ile aynı haftaya denk gelir. Bu durum Hristiyan Tatarlar olan Kreşinlerin dinî yönden Rusların etkisinde olduğunun açık göstergelerinden biri gibidir. Ancak burada Kreşin Tatarlarının dinî bir terimi Rusçadan alırken terimin doğrudan Rusça versiyonunu alıp kullanmak yerine onun Tatarca karşılığını kullanmış olmaları da dikkate değerdir. Bu husus Kreşin Tatarlarının millî kimliklerine verdikleri önemi ve kendilerini Tatarca olarak ifade etme çabalarını da gösterir.

Bǝrmǝnçěk. Bǝrmǝnçěk, mevsimlerle ilgili geleneklerden biridir. Bǝrmǝnçěk ile ilgili ritüeller ilkbaharda icra edilir. İlk olarak su boylarında yetişen söğüt ağaçlarının tomurcuklu dalları kesilip eve getirilir. Hafif ve yumuşacık söğüt dalları ile önce evdeki insanlara sonra da ahırdaki hayvanlara hafifçe vurulur (Bayazitova, 2003, s. 180). Söğüt dalları ile vurulurken insanlara sağlık ve uzun ömür dilenir, hayvanların ise daha çok üremesi temenni edilir.

Bǝrmǝnçěk ile ilgili kutlamalar Rusların Paskalya Bayramı’ndan bir hafta önce yapılır ve Rusların Palmiye Pazarı (Rusça вербное воскресенье → Verbnoye Voskresen’ye[9] ) gününe denk gelir. Bǝrmǝnçěk kelimesinin bǝr- (vur-) kökünden geldiği kabul edilir (Alkaya ve Kirillova, 2018, s. 94). Bu özel gün Hristiyanlar tarafından İsa Mesih’in Kudüs’e zaferle girişini anmak amacıyla kutlanır.

Bǝrmǝnçěk sözünün ilk anlamı lapa, yağmur lapası; ikinci anlamı ise Ruslarda dinî bayram (Rusça вербное воскресенье →Verbnoye Voskresen’ye) şeklindedir. Bǝrmǝnçěk sözü Tatarlar arasında tal pěsiyě (ilkbaharda çiçek açan ince, tüylü söğüt dalları, söğüt tomurcukları) ve bǝrmǝçlěki olarak da adlandırılır (Bayazitova ve ark., 2009, s. 111, 503).

Bǝrmǝnçěk geleneği Kreşin Tatarlarının yaşadığı farklı bölgelerde bǝrmǝslěkǝy, bǝrmǝçlěkǝy, bǝrmǝçtěkěy, bǝrmǝnçěk kělǝwě (bǝrmǝnçěk ibadeti), bǝrmǝnçěk atnası (bǝrmǝnçěk haftası), virba[10], virmi, vermi, puçı[11] bǝyrǝmě (puçı bayramı) gibi farklı adlarla anılır. Bu durum Kreşinlerin coğrafî olarak farklı yerlerde ve dağınık bir biçimde yaşamalarıyla doğrudan ilgilidir.

Tataristan’ın Apas rayonunda yaşayan Kreşinlerde bu özel güne koçoko kělǝwě (koçoko ibadeti) adı verilir. Bu bölge ağzında koçoko sözü genç hayvan; koyun; çocuk gibi anlamlara gelir (Bayazitova, 1995, s. 46).

İlkbaharda icra edilen Bǝrmǝnçěk ile ilgili ritüeller doğanın uyanışı, yeniden dirilişi gibi sembolik anlamlara iye olup bu ritüelin kökeni paganist dönemin izlerini taşır.

Günümüz Kreşin toplumunda eskisi kadar büyük bir önem arz etmese bile Penza Bölgesi’ndeki Mişer Tatarları ve Udmurtiya’daki Tatar-Bisirmenler arasında Bǝrmǝnçěk kutlama ve ritüelleri hâlâ görülmektedir.

Olı/Olo Kön (Ulu Gün/Paskalya). Olı/Olo Kön, Kazan Ardı Kreşinleri ve Nogaybek Kreşinlerinde Paskalya, Paskalya Bayramı (Bayazitova ve ark., 2009, s. 503) karşılığında kullanılır. Slav söz varlığındaki karşılığı büyük gün (Rusça велик день → velik den’) şeklindedir. Hz. İsa’nın dirilişi anısına Hristiyanlar tarafından kutlanan bu dinî bayramın kökeni Mecusiliğe kadar uzanır. İlkbahardaki ekinoks sonrası, ayın dolunay haline denk geldiği bir vakitte ve her yılın 4 Nisan – 8 Mayıs tarihleri arasındaki bir Pazar günü kutlanır (Alkaya ve Kirillova, 2018, s. 73). Tam olarak belirlenmiş bir kutlama günü olmayıp belirtilen tarihler arasında olacak şekilde yıldan yıla değişkenlik gösterir.

Nogaybek Kreşinlerinde Olı/Olo Kön öncesinde yumurta pişirilir. Bu özel günde sabahleyin eve gelen misafir bir minderin üstüne oturtulur (Bayazitova, 1995, s. 50). Olı/Olo Kön sabahı eve gelen ilk erkek çocuk götürülüp kaz yuvasına veya kapı eşiğine oturtulur. Bu erkek çocuk kanatlı hayvanların bol miktarda yumurtlamasını ve genel anlamda bütün evcil hayvanların çoğalmasını diler. Çocuğun dilekleri gerçekleşirse gelecek yıllarda da yine bu çocuk davet edilir ve ritüel bu çocuk yardımı ile tekrarlanır (Makarov, 2014, s. 19).

Kreşinler tarafından kutlanan Olı/Olo Kön (Ulu Gün), tıpkı Hz. İsa’nın öldükten sonra dirilmesi gibi, sembolik bir biçimde ölümü yenmeyi ifade eder. Paskalya’nın simgesi olan ve paganist dönemlerden miras kalan yumurta da ilkbaharın gelişini, doğanın uyanışını, yeniden doğuşunu yani dirilişini simgeler.

Pěştěmǝ/Pěştěmǝ Quwuw (Kırağı Kovma). Pěştěmǝ veya pěştěmǝ quwuw Nogaybek Kreşinlerinde kırağıyı kovma anlamında kullanılır. Yaz başında, mayıs veya haziran aylarında, ekinleri kırağı çalmasın diye icra edilen ve kırağı düşüp ekinlere zarar vermesin diye süpürge yakmaktan ibaret olan bir ritüeldir (Bayazitova ve ark., 2009, s. 530). Yerleşik hayata geçip tarımla ilgilenen erken dönem insanının hayatında ateşin yeri ve önemini gösteren bu ritüel paganist dönemlerden kalmış olmalıdır.

Kreşinler arasında günümüzde de bu ritüel icra edilmekte ama süpürge yerine saman veya kurumuş otlar yakılmaktadır. Bu ritüel, erken dönem insanının hayatında ateşin sahip olduğu yeri ve önemi göstermesi açısından dikkate değerdir.

Yafraq Bǝyrǝmě/Qayın Bǝyrǝmě (Yaprak Bayramı/Kayın Bayramı). Ortodoks Hristiyanların troitsa[12] vaktine denk gelen ve yazın kutlanan bir bayramdır. Kutlamalara genellikle gençler, özellikle de genç kızlar katılır (Urazmanova, 2001, s. 85-86). Bayram kutlama ve eğlencelerinde kayın ağacı kullanıldığı için bu bayram Yafraq/Cafraq/Cafıraq Bǝyrǝmě (Yaprak Bayramı) veya Qayın Bǝyrǝmě (Kayın Bayramı) diye adlandırılır. Kreşin Tatarlarının Yafraq Bǝyrǝmě veya Qayın Bǝyrǝmě olarak adlandırdığı bu bayram yaz mevsiminin başında mayıs ayının sonu veya haziran ayının ilk haftasında kutlanır.

Kreşinlere ait bu özel güne bir hafta kala gençler ormana gidip bir kayın fidanını süsler ve dönerler. Bayram günü tekrar ormana gidip bu fidanı keser ve köye getirirler. Süslenmiş kayın fidanı gençler tarafından köyün sokaklarında gezdirilir ve kayın ağacıyla ilgili muhtelif ritüeller icra edilir (Bayazitova, 1995, s. 57).

Yafraq Bǝyrǝmě (Yaprak Bayramı) aslında çok eski devirlere ait bir bayramdır. Slav halklarının çok eski devirlerden beri kayın ağacına kutsallık atfedegeldikleri bilinmektedir. Altay halklarında da kayın ağacına karşı derin bir saygı vardır. Animistik zamanlardan kalan inanış ve ritüelleri barındıran bu bayram Kreşinlerde Ortodoks Hristiyanlık ile birleşmiş ve bütünüyle bu dinin rengine boyanmıştır. “Kreşinler arasında bir hafta boyunca kutlanan Yaprak Bayramı ile ilgili ritüellerin icrası tek tip bir özellik göstermez. Her köyün kendi ritüel icra tarzı, kendi şarkıları var olagelmiştir” (Makarov, 2014, s. 22).

Kreşinlerin Yaprak Bayramı ile ilgili kutlamalarında özel bir yere sahip olan kayın fidanı, ağaç kültünün Türk ve dünya mitolojisindeki ortak unsurlardan biri olması yönüyle dikkat çekici bir unsurdur.

Troysın/Troitsa (Üçleme/Teslis). Kreşinler arasında kutlanan ve Yafraq Bǝyrǝmě (Yaprak Bayramı) olarak adlandırılan bayramın bir diğer adıdır. Troytsın veya Truçın Bayramı yaz başında mayıs ayının sonu veya haziran ayının ilk haftasında kutlanır. Halk arasında Capıraq Bǝyrǝmě (Yaprak Bayramı) veya Qayın Bǝyrǝmě (Kayın Bayramı) olarak da adlandırılır. Çünkü bu bayram tam olarak ağaçların yaprak açıp yeşermeye ve güzelleşmeye başladığı vakte denk gelir. Arkaik devirlerin mirası olan bu bayram yaz mevsimini karşılama bayramı olarak görülür (Bayazitova, 1992, s. 176). Bilindiği üzere ağaçların umum insanlık ve Türk mitolojisinde özel bir yeri ve önemi vardır. Burada da ağaçların yaprak açıp yeşermeleri baharın gelişi ve yeni bir başlangıcın, yeniden doğuş veya dirilişin simgesi gibi görülmektedir.

Troysın ya da troitsa olarak adlandırılan bu bayramın kayın ağacıyla ilişkilendirilmesi, kayın ağacı etrafında vücut bulan gelenek ve ritüellerin temelinin kayın ağacıyla bağlantılı çok eski inanışlara dayanmasıyla ilgilidir. Bu durumun kökü kayın ağacının kutsal ağaç olarak kabul edilmesi ve diriliği simgelemesine dayanır.

Qır Kělǝwě[13] (Yağmur Lapası). Yaz mevsiminde, yağmurun yağmadığı vakitlerde icra edilen ritüellerden biridir. Bu ritüelin icrası esnasında eski devir köylüleri ellerinde taşıdıkları haçlarla birlikte çeşme boyuna doğru yürürler. Qır kělǝwě (yağmur lapası) için koyunlar kurban edilir ve bu kurban etinden yemek pişirilir. Bütün köy ahalisi oturup hep birlikte bu yemeği yer ve sonrasında birbirlerinin üzerine su serperler (Bayazitova, 1995, s. 24). Kreşin Tatarlarının qır kělǝwě (yağmur lapası) ritüeli, içeriğindeki uygulamlar itibariyle farklı olmakla birlikte, amaç yönünden Müslüman Tatarların yağmur duası ritüeli ile benzerlik arz eder.

Qır kělǝwě (yağmur lapası) ile ilgili olarak icra edilen ritüellerden bunların paganist dönemlerin yadigârları oldukları anlaşılmaktadır. Lakin kültürel devamlılık uyarınca bu ritüeller Kreşinlerin Ortodoks Hristiyanlık dini içinde kendilerine alan açmış, böylece eski bir ritüel yeni dinin renkleriyle boyanmış ve varlığını bu şekilde devam ettirmeyi başarmıştır.

Çük/Çük İtüw. Çük sözü Troitsa gününden sonraki bayram; Udmurt dilinde ölenleri yâd etme (Truyçın) gününde haykırış sözü; Altay Türklerinde paganist kurban bayramındaki haykırış sözü gibi anlamlara gelir. Bazı bilim insanları tarafından köken itibariyle Tatarca olduğu kabul edilen çük sözünün 10. yüzyıldan beri Moğol halkları tarafından da kullanıldığı bilinmektedir (Əḫmǝt’yanov, 2015, s. 460).

Çük itüw (çük et-), Tüben Kama Kreşinleri arasında icra edilen bir ritüeldir. Yazın yağmur talep etme, kurban kesip lapa pişirme, su serpme şeklinde icra edilir. Nogaybek ve Çistay Kreşinlerinde bu ritüel çüp botqası (kuru ot lapası), Tüben Kama Kreşinlerinde çüpkǝ qıyuw (birbirlerine su serpme) diye adlandırılır (Bayazitova, 1995, s. 36). Çüp sözü Kıpçak, Oğuz ve Uygur Türkçelerinde kurumuş ot, saman artıkları (Əḫmǝt’yanov, 2015, s. 462) gibi anlamlara gelir.

Kökleri paganist dönemlere dek giden bu ritüel Kreşin Tatarlarının köylerinde kutsal sayılan su kuyularının yanında icra edilir.

Pitraw[14]/Pǝtraw Kělǝwě[15]. Pitraw, yaz mevsiminde kutlanan bir Ortodoks Hristiyan bayramıdır. “12 Haziran günü kutlanan Pitraw, Hristiyanlar tarafından büyük saygı duyulan Aziz Petr (Petrus) ve Aziz Pavel (Pavlus) ile ilişkilendirilerek kutlanan bir bayramdır” (Makarov, 2014, s. 23). Ortodoks Hristiyan olmaları dolayısıyla bu azizler Kreşin Tatarları için de son derece önemli dinî şahsiyetler olarak kabul edilirler.

Pitraw Kělǝwě vaktinde Pitraw Günü öncesi kurban kesilir, köy kilisesine gidilir (Bayazitova, 1995, s. 56-57). Adı itibariyle Ortodoks Hristiyan diniyle ilgili bir bayramı ifade ediyor olsa bile bu gelenekte de arkaik devirlerin izleri saklıdır. Örneğin, Pitraw’dan önce bitkilerin özellikle iyileştirici olduğu düşünülür. Bu nedenle Pitraw arifesine kadar kış için farklı bitkiler toplanır. Topraktaki bitkiler köklenir ve olgunlaşır. Bu nedenle köylüler tarafından Pitraw’dan sonra saman hasadı, hasat gibi işler yapılmak suretiyle kış hazırlıklarına girişilir. Çünkü bu bayram yazın sonuna yaklaşıldığını, güzün ayak seslerinin işitilmeye başlandığını ifade eder.

Pitraw’dan sonra ot biçme ve orak işlerine başlanır. Yapılması gereken bu tür işlere başlamadan önce halk biraz eğlenir, güç ve moral depolar. Pitraw Kělǝwě eğlencenin yanı sıra akrabaları ve köylüleri bir araya toplama işlevi de görür. Pitraw Kělǝwě vaktinde bolluk ve bereketi temin etmek için kendine has ritüeller de icra edilir.

Paganist devirlerden miras kalan mevsim değişimleri, takvimle ilgili gelenek ve ritüeller Ruslar arasında popülerliğini devam ettirdiği için bunlar kilise tarafından dinî bayramlara evrilip azizlerin isimleriyle anılmaya başlanmıştır (Mǝḫmütov, 1991, s. 54). Kreşinlerde Rus dinî bayramlarıyla ilgili olup Ruslardaki gibi adlandırılan truysın, pitraw gibi terimlerin ortaya çıkışı da dinî arka plan dolayısıyladır.

Hristiyan takvimi 19. yüzyılın ikinci yarısında Kazan Tatarları arasında tamamen yerleşmiştir. Bu takvimle birlikte Rus köylülerinin tarımla ilgili inanışları, halk tecrübeleri ve terimleri de Tatar kültürüne dâhil olmaya başlamıştır.

Kreşinler arasında Pitraw Kělǝwě yerine daha çok Pitraw Bǝyrǝmě (Pitraw Bayramı) ve Pitraw Köně (Pitraw Günü) ifadelerine rastlanır. Bu durum, Kreşinler arasında her yıl aktif bir biçimde kutlanan bu bayramın Rusça orijinli olmasına rağmen Tatar fonetiğine uyarlanmış olması ile ilgilidir.

Pukraw/Pukraw Cıyını/Pokraw. Pukraw/pokraw sözü köken itibariyle Rusça pokrov (покров) sözüne dayanır. Kapatma, örtme anlamlarını ifade eder. Güzün ekinler, meyve ve sebzeler toplandıktan sonra gerçekleştirilen bayrama verilen addır. Uzun kış mevsimine girmeden önce verimli ve başarılı geçen yaz mevsimi, yapılan hasat ve elde edilen ürünler dolayısıyla tertip edilen eğlenceler ile yapılan kutlamaları ifade eder. Kreşinlerin yaşadığı bazı bölgelerde bu bayramı bütün köy halkı birlikte kutladığı için bayramın Pukraw Cıyını (Pukraw Toyu/Pukraw Meclisi) olarak adlandırıldığı da görülür (Urazmanova, 2001, s. 94-96). Pokraw Cıyını vakti bolluk ve bereketi ifade ettiği için özellikle eski devirlerde Kreşin düğünleri daha çok bu dönemde yapılmıştır.

Sonuç

Zengin ve köklü bir kültürel mirasın sahibi olan Kreşin Tatarları müşterek Kazan Tatar Türkçesini kullanıyor olsalar da Ortodoks Hristiyan dinine mensup olmaları dolayısıyla kendilerine ait farklı bir terminolojiye de sahiptirler. Dolayısıyla Kreşin Tatar Türkçesindeki mevsimsel gelenek ve ritüellerle ilgili terimler Tatarca, Rusça ve diğer dillere ait unsurlardan oluşur.

Tatar kültür evrenine ait olan Babayçı Baġıtı, May Çabuw, May Köyyě, May Küwwě, Bǝrmǝnçěk, Yafraq Bǝyrǝmě, Qayın Bǝyrǝmě, Qır Kělǝwě, Çük, Çük İtüw, Olı/Olo Kön gibi terimler Kreşin Tatarlarının mevsimsel gelenek ve ritüelleriyle ilgili leksikonun millî olan önemli bir kısmını teşkil eder.

Kreşin Tatarları, tarihî süreç içinde ortak din dolayısıyla dil ve kültür alanında Rusçadan etkilendikleri için bu etkilenmenin izleri Kreşin Tatarlarının mevsimsel gelenekleriyle ilgili leksikonda yer alan Kǝtǝçǝ, Kataysa, Pitraw, Pǝtraw, Pukraw, Pokraw, Raştuva, Troysın ve Troitsa gibi örneklerde açık bir biçimde görülür. Bu terimler Rus dilinden Kreşin Tatar Türkçesine geçmiş olup zamanla tamamen ya da kısmen Tatar Türkçesinin fonetiğine uygun hâle getirilmişlerdir.

Kökeni tam olarak tespit edilememiş olan Narduġan ve Rus ya da Fin-Ugor orijinli olabileceği düşünülen Pěştěmǝ gibi terimler de mevsimsel geleneklerle ilgili terminolojiyi zenginleştiren diğer terminolojik unsurlardır.

Kreşin Tatarlarının mevsimsel gelenek ve ritüellerinde mutluluk, bolluk, bereket vb. dilekler dileme ve farklı talepleri dile getirmenin yanı sıra verimli geçen bir mevsimin sonunda bir nevi şükretme anlamını da ifade eden eğlence ve kutlamaların da yer aldığı görülür.

Kreşin Tatarları dinî ve millî kimlikleri ile birlikte varlıklarını devam ettirmeye çalışan küçük bir Türk topluluğudur. Türk dünyası halklarının onlarla daha yakın ilişkiler kurmaları Kreşinlerin bu var oluş mücadelesi açısından hayatî önem taşımaktadır.

Kaynakça

Abdullin, İ. A., Aḫuncanov G. Ḫ, Vaḫitova S. B. ve ark. (1979). Tatar tĕlĕnĕŋ aŋlatmalı süzlĕgĕ II. Tatarstan Kitap Nǝşriyatı.

Aḫmet’yanov, R. G. (1981). Obşçaya leksika duḫovnoy kul’turı narodov Srednego Povolj’ya. İzdatel’stvo “Nauka”.

Alkaya, E.; Kirillova Z. (2018). Kreşin Tatar Türkçesi (Dil, tarih, kültür). Kesit Yayınları.

Al’meyeva, N. Y. (2007). Pesni Tatar-Kryaşen I. İdel-Press.

Arık, D. (2006). Türk kültürünün farklı bir boyutu olarak Kreşin-Hıristiyan Tatarların dinî inanışları. AÜİFD, 1, 67-86.

Bayazitova, F. S. (1986). Govorı Tatar-Kryaşen v sravnitel’nom osvescheniyi. “Nauka”.

Bayazitova, F. S. (1992). Kěrǝşěn Tatarlarınıŋ yolaları hǝm yola cırları. Qazan Utları, № 6, s. 174-180.

Bondarenko, E. O. (1993). Prazdniki Ḫristianskoy Rusi (Russkiy narodnıy Pravoslavnıy kalendar’: sprav. izd.). Kaliningradskoye Knijnoye İzdatel’stvo.

Bayazitova, F. S. (1995). Tatar ḫalqınıŋ bǝyrǝm hǝm könkürěş yolaları. Tatarstan Kitap Nǝşriyatı.

Bayazitova, F. S. (2003). Tatar-Mişǝr ruḫiy mirası: ġailǝ-könkürěş, yola terminologiyesě hǝm folklor. “Tatarskaya Gazeta”.

Bayazitova, F. S. (2008). Kěrǝşěn söylǝşlǝrě törkěmě. Tatar ḫalıq söylǝşlǝrě I içinde (s. 87-140), “Mǝġarif” Nǝşriyatı.

Bayazitova, F. S., Ramazanova D. B., Sadıykova Z. R. ve ark. (2009). Tatar tělěněŋ zur diyalektologik süzlěgě. Tatarstan Kitap Nǝşriyatı.

Bayazitova, F. S. (2019). Ḫalıq traditsiyelerěndǝ borınġı Törkiy hǝm etnokonfessional leksika. Fǝnniy Tatarstan, 3, 15-23.

Bukvar’ dlya Kryaşen Kryaşenskiy Otdel’ (…). (…)

Buran, A. (2015). Türklük bilimi terimleri sözlüğü. Akçağ Yayınları.

Əḫǝtov, Ġ.Ḫ. (1984). Tatar diyalektologiyesě (yuġarı uquw yortı studentları öçěn dǝrěslěk). Tatarstan Kitap Nǝşriyatı.

Əḫmǝt’yanov, R.Ġ. (2015). Tatar tělěněŋ etimologik süzlěgě II. “Mǝġarif- Waqıt” Nǝşriyatı.

Ḫǝkimcanov, F.S. (2013). Tatar tĕlĕnĕŋ mǝktǝplǝr öçĕn aŋlatmalı süzlĕgĕ. Tatarstan Kitap Nǝşriyatı.

https://www.pravenc.ru (06.05.2024).

İncil. (1995). Yeni Yaşam Yayınları.

İsḫakov, R. (2014). Oçerki istoriyi traditsiyonnoy kul’turı i religiyoznosti TatarKryaşen. İzd-vo “Tsentr İnnovatsiyonnıḫ Teḫnologiy”.

İsḫakov, R. R. ve Nikolayev G. A. (2014). Tatarı-Kryaşenı v zerkale fol’klora i etnografiçeskiḫ soçineniy sluşateley Kazanskiḫ Kryaşenskiḫ pedagogiçeskiḫ kursov (pedagogiçeskogo teḫnikuma) (1921-1922): sbornik materialov i dokumentov. İnstitut İstoriyi im. Ş. Mardjani AN RT; Çuvaş. Gos. İnstitut Gumanit. Nauk.

Karimova, R. (2017). Kazan-Tatar Türklerinde geçiş dönemleri (Doğum, evlenme, ölüm) (Tez No. 466170) [Yüksek lisans tezi, Kocaeli Üniversitesi]. Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi.

Sharafullina, A. (2017). Hıristiyanlaştırılmış Türkler (Tatarlar–Kreşinler) (Tez No. 491227) [Doktora tezi, Uludağ Üniversitesi]. Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi.

Kǝrimullin, Ə. (1997). Těl – měllǝtněŋ saqçısı. Tatarstan Kitap Nǝşriyatı.

Logos İzdatel’skiy Dom (2014). Děn turında. Logos İzdatel’skiy Dom.

Makarov, G. (2014). Kĕrǝşĕn mǝdǝniyǝtĕ. Provaslav bǝyrǝmnǝr, slavutlar, diniy cırular. İzdatel’stvo “Oteçestvo”.

Mǝḫmütov, Ḫ. (1991). Yıl tǝwlěgě – 12 ay: ḫalıq kalendarě bitlǝrěnnen. Tatarstan Kitap Nǝşriyatı.

Muḫamadeyeva, L. (2017). Obşçestvenno-politiçeskoye dvijeniye Kryaşen v 1940-ḫ gg. R.S. Ḫekimov (Ed.). İstoriya i kul’tura Tatar-Kryaşen (XVI-XX vv.) içinde (s. 427-456). İnstitut istoriyi im. Ş. Mardjani AN RT.

Muḫamadeyeva, L. A. (2016). Sotsiokul’turnoye razvitiye Kryaşenskogo naseleniya RSFSR v 1917-1930-ḫ gg. (na primere Nagaybakov Yujnogo Urala). Kryaşenskoye İstoriçeskoye Obozreniye, 1, 101-107.

Mullina, İ. (26.11.2015). 10 let ‘novomu zavetu’ – caŋa zakon‘. Tuġanaylar, 22(314), 6.

Myuller, V. K. (2013). Polnıy Anglo-Russkiy Russko-Angliyskiy slovar’ – Complete English-Russian Russian-English dictionary. Eksmo.

Ojegov, S. İ. ve Şvedova N. Yu. (2005). Tolkovıy slovar’ Russkogo yazıka. Rossiyskaya Akademiya Nauk İnstitut Russkogo Yazıka im. V.V. Vinogradova.

Orkun, H. N. (2011). Eski Türk yazıtları. Türk Dil Kurumu.

Öner, M. (2015). Kazan – Tatar Türkçesi sözlüğü. Türk Dil Kurumu.

Özkan, N. (2002). Türk dilinin yurtları. Akçağ.

Rıbal’çenko, T. Ye. (2006). Turetsko-Russkiy i Russko-Turetskiy slovar’. Russkiy Yazık Mediya.

Rorlich, A. A. (1984). Komunist idaresinde Volga-Ural Müslümanları. ODTÜ Asya-Afrika Araştırmaları Grubu.

Sirotina, T. A. (2005). Sovremennıy Anglo-Russkiy Russko-Angliyskiy slovar’. BAO-Press Ripol Klassik.

Sokolovskiy, S. V. (2009). Kryaşenı vo Vserossiyskoy perepisi naseleniya 2002 goda. Kryaşİzdat.

Şahan Güney, F. (2015). Tatarca referans grameri. Kriter Yayınevi.

Şarafutdinov, D. R ve Sadiykova R. B. (2012). Semeynıye i kalendarnıye obıyçai i obryadı Tatar. Glavnoye Arḫivnoye Upravleniye Pri Kabinete Ministrov RT.

Şirin, H. (2016). Eski Türk yazıtları söz varlığı incelemesi. Türk Dil Kurumu.

Şirin User, H. (2015). Başlangıcından günümüze Türk yazı sistemleri. Akçağ.

Tekin, T. 2014). Orhon yazıtları. Türk Dil Kurumu.

Thomsen, V. (2011). Orhon yazıtları araştırmaları. Türk Dil Kurumu.

Urazmanova, R. K. (2001). Obryadı i prazdniki Tatar Povoljya i Urala (godovoy tsikl. XIX-naç. XX vv.). İstoriko-etnografiçeskiy atlas Tatarskogo naroda. İzdatelstvo PİK “Dom Peçati”.

Veren, E. (2019). Kocakarı soğuklarından zemheriye Anadolu halk takvimi. Doğan Kitap.

Yefimov, P. V. (2013). Uzgan cullar. “Logos” İzdatel’skiy Dom.

Yusipova, M. (2003). İdil-Ural Bölgesinde Hıristiyanlığın yayılması üzerine bir araştırma (Tez No. 137475) [Yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi]. Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi.

Zǝkiyev, M. Z., Ġaniyev F. A. ve Zinnǝtullina K. Z. (1998). Tatar grammatikası I. “İnsan”-“Fikěr”.

Makalenin Künyesi: Uzun, R. (2025). Kreşin Tatar Türkçesinde mevsimsel geleneklerle ilgili terminoloji. Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, 60, 43-70.

Etik Komite Onayı

Araştırmada etik kurul iznine gerek yoktur.

Çıkar Çatışması

Yazar, çıkar çatışması olmadığını beyan eder.

Finansman

Araştırma için herhangi bir mali destek alınmadı.

Kaynaklar

  1. Kazan Tatar Türkçesinde Naġaybǝk.
  2. Rayon: Sovyet döneminde respublika, kray içinde coğrafî ve idarî açıdan ayrılmış birim, bölge; mıntıka; saha (Öner, 2015, s. 385). Türkiye’deki idarî yapılanmada ilçe benzeri yerleşim yeri.
  3. Oblast: (Rusça область): Bir ülkenin, devletin bölgesi veya toprağı (coğrafî-territoryal birim); büyük bir idarî-territoryal birim (Ojegov ve Şvedova, 2005, s. 429). Rusya’daki oblast’ (область) Türkiye’deki il sistemine benzer şekilde devletin ana idarî bölümlerinden biridir.
  4. 4 Ekim 1926 tarihinde alınan bir kararla Tataristan’da Latin alfabesine geçiş çalışmalarına başlanmış, 3 Temmuz 1927 tarihinde Tataristan Komiserler Sovyeti’nin aldığı kararla Tatarca için Latin alfabesinin kullanılması kararlaştırılmış ve bu alfabe Yaŋalif (Yeni Alfabe) olarak adlandırılmıştır (Kǝrimullin, 1997, s. 12; Zǝkiyev ve ark., 1998, s. 129). 1927 yılına kadar Arap harfli bir yazı sistemi kullanan Tatarlar 3 Temmuz 1927 tarihinde Latin alfabesine geçip 1927-1939 yılları arasında Latin kökenli bu alfabeyi kullanmışlardır. 1939 yılından sonra ise Rus alfabesi esasına dayalı olan Kiril alfabesine geçilmiştir. Kiril alfabesine dayalı Tatar alfabesinde, 33’ü Rusçaya ait olan, toplam 39 harf bulunur (Şahan Güney, 2015, s. 4; Kǝrimullin, 1997, s. 10-15; Şirin User, 2015, s. 327-344).
  5. Bukvar’ Dlya Kryaşen (Rusça Букварь Для Кряшен) adlı eser Kazan’daki Tiḫvin Kreşin Kilisesinden temin edilmiş bir eser olup üzerinde herhangi bir basım tarihi ve yayınevi adına yer verilmemiştir.
  6. Rojdestvo (Rusça Рождество): 1. İsa peygamber anısına icra edilen bayramlardan biri. 2. İsa peygamberin doğum günü (Ojegov ve Şvedova, 2005, s. 682); Noel Bayramı (Rıbal’çenko, 2006, s. 615).
  7. Kǝtǝçǝ (Rusça кататься → Katat’sya): Gezdirmek, gezmek, atla gezmek (Rıbal’çenko, 2006, s. 466). Kreşin Tatar Türkçesine Rusçadan geçen katat’sya sözü fonetik değişime uğrayarak kǝtǝçǝ şeklini almıştır.
  8. Maslenitsa (Rusça Масленица) sözü Rusça maslo (масло) sözünden türemiştir. Bu sözün Tatar Türkçesindeki karşılığı may (май) şeklinde olup yağ/tereyağı anlamına gelir. Burada may (yağ) bolluk ve bereketi simgeler. May çabuw (май чабу) terimi ise bu özel bayram günlerinde eğlenmeyi ifade eder.
  9. Köy: Âhenkli ses, türkü, şarkı, ezgi (Öner, 2015, s. 229).
  10. Verbnoye Voskresen’ye (Rusça Вербное Воскресенье) Türkiye Türkçesinde Palmiye Pazarı şeklinde kullanılmaktadır. Ancak bu Rusça ifadenin verba (Rusça вербa) şeklindeki kökünün Türkiye Türkçesindeki doğrudan karşılığı söğüt, söğüt dalı şeklindedir. Bundan dolayı Verbnoye Voskresen’ye ifadesi Söğüt Pazarı veya Verba Pazarı olarak da tercüme edilebilir. Bu özel günün tarihî arka planı bir eşeğin sırtında Kudüs’e giren Hz. İsa ve O’nun yoluna halk tarafından hurma dalları serilmesiyle ilgilidir. Bu durum Yuhanna 12:12-15’te şöyle anlatılır: “Ertesi gün, bayramı kutlamaya gelen büyük kalabalık İsa’nın Kudüs’e gelmekte olduğunu duydu. Hurma dalları alarak O’nu karşılamaya çıktılar. ‘Hozana! Rabb’in adıyla gelene, İsrail’in Kralına övgüler olsun!’ diye bağırıyorlardı./ İsa bir sıpa bulup üzerine bindi. Yazılmış olduğu gibi,/ ‘Korkma, ey Siyon kızı!/ Bak, Kralın bir sıpaya binmiş geliyor.’” (İncil, 1995, s. 232).
  11. Virba, virmi, vermi sözcükleri Rusça verba (вербa) kelimesinden gelmekte olup tüylü tomurcukları olan söğüt ağacı (Ojegov ve Şvedova, 2005, s. 74) anlamını ifade eder.
  12. Puçı: Udmurt dilinde söğüt, söğüt tomurcuğu (Bayazitova, 1995, s. 47; Bayazitova ve ark., 2009, s. 544).
  13. Troitsa (Rusça троицa): 1. Hristiyanlıkta Baba (Allah), Oğul (İsa) ve Kutsal Ruh’un birliği. 2. Paskalya’dan sonraki 50-51. günlerde kutlanan ve Hristiyanlık ile ilgili olan on iki bayramdan biri (Ojegov ve Şvedova, 2005, s. 812).
  14. Qır kělǝwě: Yağmur lapası (Bayazitova ve ark., 2009, s. 130, 297).
  15. Pitraw: Rusça Petrov Den’ (Петров день: Petrov Günü) ifadesindeki Petrov (Петров) sözünün Tatar Türkçesinin fonetiğine uyarlanması ile ortaya çıkmış bir söz.

Şekil ve Tablolar